• https://www.facebook.com/pages/Isparta-T%C3%BCrk-Oca%C4%9F%C4%B1/1565890796990196
  • https://twitter.com/IspTurkOcagi

" TÜRK OCAKLARI - KAMU YARARINA ÇALIŞIR DERNEK"    "Türk Ocağı, Türk’ün has ocağı, varlık ve birlik ocağı,yüksek alevlerle tütsün, muhitine nurlar saçsın; yaşasın ve yaşatsın.Türk Ocağı, Türklük güneşinin ocağıdır. Asırlarca bunu söndürmek için çalıştılar. Bu ocak hepimizi aydınlattı." (1923 Kemal Atatürk )

Türk Ocakları Gençlik Kolları Anayasa Raporu

Anayasa nihayetinde yasal bir metindir. Bunun toplumsal, kültürel ve tarihî karşılıkları bulunmuyorsa, felsefesini ve zihniyetini toplum benimseyip, içleştiremiyorsa kağıt üzerine yazılanların uygulanma kabiliyeti sınırlı kalır. Sonuçta yeni anayasa beklentileri, istekleri sürüp gider. Bazı vakıf ve dernekler üzerinden bir süredir yürütülen yeni anayasa hazırlama girişimlerinin önemli özelliği bu grupların toplumsal mutabakat arama ihtiyacı duymamalarıdır. Demokratlığı sadece kendileri gibi düşünen insanlar için tasavvur eden bu totaliter anlayışın, liberal bir görünüm altında yeni anayasaya hâkim kılınmak istenmesi, basın üzerinden yürütülen yoğun bir kampanyayla siyasî iktidarın yönlendirilmeye çalışılması meseleyi daha baştan tartışmalı hâle getiriyor; makul bir çözüm için açık tutulması gereken kapılar kapatılmaya çalışılıyor.

Etnisite, ırkçılık, ırk ayrımcılığı, millet ve milliyetçilik kavramlarının birbirinden ayırt edilemeyecek kadar düşünce bulanıklığı yaşadığımız dönemde, bu kavramların doğru şekilleriyle zihinlerde oturtulması gerekmektedir. Etnisitenin bir gerçeklik olduğunun bilinci ile ancak bunun bölücü faaliyetlere temel oluşturmasının da insani olmadığının idraki ile hareket edilmelidir. Özellikle bazı kesim ve çevrelerce etnisiteye indirgenen Türklük kavramının ne anlama geldiği net bir şekilde anlatılmalıdır. Milli kimliğin herhangi bir etnisitede oluşmadığının, ancak etnisitelerin aşıldığı zaman ortaya çıktığının gerçekliği samimiyetle anlatılmalıdır. Tüm bu kavramların anlatılması ve idrakinin sağlanmasının akabinde de özgürlükçü, demokratik ve insan merkezli bir anayasa yapılmalıdır. Bu kavramların kirletilmesi yoluyla bölücülüğü meşrulaştıran fitne odaklarının, darbeci anayasaya karşı ver yansın ederken kirli emellerini gerçekleştirmek adına Türklükle olan hesaplaşmaları göz ardı edilmemelidir. Özgürlük, barış ve demokrasi kavramlarının büyüklüğü altında kirli emellerini gerçekleştirmek adına ne yapmak istedikleri herkese açık bir şekilde sunulmalıdır. Şüphesiz kimsecikler incinmesin diye Türkiyelilik kavramının icat edilmesi de ancak bu bölücü çevre ve yandaşlarına çanak tutmak anlamına gelir. 

Bu kavramların doğru şekliyle özümsendiği bir taslak ile de; 

“Ey Oğul, insanı yaşat ki devlet yaşasın !” düsturu ile anayasa hazırlanmalıdır. Köy boşaltmaların, faili meçhullerin, işkencelerin, suikastların, darbe girişimlerinin, karanlık senaryoların sorgulandığı, karanlık noktaların aydınlığa kavuştuğu bir Türkiye şüphesiz en büyük hayalimizdir. Demokrasinin en iyi şekilde vücut bulduğu, bir başkasının hakkına el sürülmediği sürece özgürlüklerin kısıtlanmadığı, ancak kişisel hak ve özgürlüklere dokunulduğu vakit de ciddi yaptırımların olduğu bir Türkiye hayalindeyiz.  Zayıfı, fakiri, öksüzü, yetimi, mazlumu koruyan ve adaleti ile tarihine ve ecdadına yakışır bir anayasa istiyoruz. 

Türklük

Anayasalar ait oldukları ülkelerin tapu kayıtlarıdır. Bu yüzden bir tapu kaydında mülk sahibinin isminin geçmemesi gibi bir durum düşünülemez. Türk vatandaşları, Türkiye Cumhuriyeti devletinin mülk sahipleridir ve yeni anayasada mülk sahibinin ismi açık ve seçik olarak belirtilmek zorundadır. Vatandaşlık tarifi tüm Batı anayasalarında da mevcut olan bir maddedir. Çünkü vatandaşlık, devlet ve birey arasındaki yasal sorumluluk ve hakları düzenleyen bir unsurdur. Türk vatandaşlığı ayırıcı değil birleştirici bir tanımlamadır. Zira federal bir ülke olan Avusturya, dokuz ayrı özerk bölgeden oluşmasına rağmen anayasasının 6. Maddesinde “Avusturya Cumhuriyeti için milliyet birdir” ibaresini kullanmıştır. İspanya anayasasının 2. Maddesinde “İspanyol milletinin ayrılmaz birliği” vurgulanmıştır. Vatandaşlık ve millet ibareleri anayasaların temel ruh ve karakterini yansıtan, milletlerin hürriyet ve eşitlik idealleri gerçekleştirmelerini sağlayan unsurlardır ve bu halleriyle Türk anayasasında da mevcut şekliyle korunmalıdır.

Anadilde Eğitim ve Resmi Dil

Türkçe dışında bir anadille eğitim, Cumhuriyet rejiminin bütünleşme ruhuna aykırıdır. Tarihi ve kaderi bir olan etnik unsurların, ana dillerinde eğitim almaları ilerlemeyi durduracaktır ve bununla da kalmayıp vatanın ve milletin bütünlüğünü tehlikeye atacaktır. 

Türkçe sadece bu toprakların resmi dili değil, tarihi bir gerçekliktir. Kürtçenin eğitim dili olmasını istemek demokratik bir hakkın kullanılması değil, doğrudan devletin üniter yapısının değişmesi, toplumun anayasa üzerinden resmen ayrıştırılması anlamına gelir. Avrupa Birliği ülkelerinde de ana dilde eğitimin söz konusu olmadığı bu süreçte dikkate alınmalıdır. 

Üniversiteler ve YÖK

Üniversitelerin çağdaş, bilimsel ve demokratik bir ortamda eğitim-öğretim vermesi anayasa ile güvence altına alınmalıdır. Üniversitelerde bilimsel düşüncenin gelişmesi için hür bir ortam oluşturulmasına katkıda bulunulmalıdır. Bunun için de, YÖK ile ilgili kanunlarda çağın gereklerine uygun düzenlemeye gidilmeli ve YÖK ve üniversiteler üzerindeki siyasal vesayete son verilmelidir. Bağımsız düşüncenin hür bir şekilde gelişmesinin gerekliliği olarak, üniversitelere mali bağımsızlık tanınmalıdır. YÖK ve üniversiteler arasındaki ilişki idari vesayet şeklinde olmalı; anayasaca YÖK’e verilmiş ‘öğretim yılı ve yükseköğretim kurumlarındaki eğitim-öğretimi planlamak ve bilimsel faaliyetleri yönlendirmek’ gibi hükümler üniversitelere bırakılmalıdır. Harçlar kaldırılmalı ve her öğrencinin eğitim-öğretim hakkından eşit ölçülerde yararlanması sağlanmalıdır. Anayasada yer alan “Devletin varlığı ve bağımsızlığı ve milletin ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği aleyhinde faaliyette bulunulamaz” hükmü korunarak, milli ve manevi değerlerimiz göz önünde bulundurularak, çağın gereklerine ve gençlerin isteklerine uygun; anayasada yükseköğretimle ilgili maddeler tekrar düzenlenmelidir.

Diyanet İşleri, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri, Cemevleri

Alevilik tarihi ve kültürel zenginliklerimizden biridir. Tarihsel ve sosyal koşulların bir sonucu olarak, geleneksel Türk inançlarının ağırlığını sürdürdüğü ve İslami şekiller altında yaşamaya devam ettiği bir halk İslam’ıdır. Alevi geleneğinde Cem evi yoktur. Cem evi son dönemlerin bir ürünüdür. Bu sebeple ibadet yeri değildir. Camiler bütün Müslümanları kapsayan ibadethanedir. Cem evleri ibadethane olarak camiye alternatif olamaz. Kültürel olarak Aleviliğin tanımı yapılmalı, Cem evleri kültür evleri kapsamında kabul edilmeli ve devlet eliyle desteklenmelidir.

Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının dini gereksinimleri dikkate alınmalı ve bunların karşılanması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri ile toplumun temel dini ve ahlaki konularında bilgilerin verilmesi sağlanmalıdır. Bu ders, belli bir mezhebin veya dinin öğretildiği bir ders haline gelmemelidir. Ders içeriğindeki kültür unsurları da zenginleştirilmelidir.

Diyanet İşleri Başkanlığı belli bir mezhebin gereksinimlerini değil Türkiye’deki bütün yurttaşların ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir yapıya dönüştürülmelidir. Türkiye’de dini hayatın huzurlu ve istikrarlı bir şekilde sürdürülmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı mevcut konumunu korumalıdır.

Gençlik

Anayasanın sadece 58. Maddesinde geçen genç-gençlik kelimesi mevcut anayasanın gençlere verdiği değeri ortaya koymaktadır. Gençlerin sosyal, kültürel ve bedensel gelişimleri devlet eliyle tesisler kurularak sağlanmalıdır. Gençlerin ücretsiz eğitim almaları sağlanmalıdır. Burs olanakları artırılmalı ve barınma sorunu en hızlı şekilde çözülmelidir. Ortaöğretim ve Yükseköğretime milli kültür dersleri konulmalıdır. Üniversiteye öğrenci alımları ihtiyaca göre belirlenmeli, ara eleman yetiştirilmesine yönelik çalışmalar desteklenmelidir. Genç işsizliğinin toplumsal zararı göz önünde bulundurularak emeklilik yaşının düşürülmesi yönünde çalışmalar yapılmalı, gençlerin istihdamı sağlanmalıdır. Genç yaşta boşanmaların artış sebepleri araştırılmalı ve aile yapısının korunması yönünde çalışmalar yapılmalıdır. Ortaöğretim ve Yükseköğretimlere evlilik, aile hayatı dersleri konulmalıdır. Gençlerin sanatsal becerileri desteklenmeli ve her öğrencinin bir çalgı aleti çalması özendirilmelidir. Bunun için gerekli alt yapı devlet eliyle oluşturulmalıdır. Sporcu gençler için antrenman alanları yapılmalı ve milli sporcular maddi olarak desteklenmelidirler. İlköğretimden belirlenen yetenekli sporcular eğitim hayatı boyunca desteklenmeli ve böylelikle sporculuk özendirilmelidir. Tüm bu çalışmaların yapılmasını sağlayacak olan anayasal düzenleme Türkiye Cumhuriyetinin geleceği için atılmış adımlar olacaktır. Özgür düşünen, demokratik bir Türkiye için şahsiyet sahibi gençlerin yetiştirilmesi zorunludur. 

Türkçe

Resmi dilimiz olan Türkçe’nin korunması ve dünya dili olması için anayasal olarak güvence altına alınması gerekmektedir. Türkçe tabela kullanımı zorunlu hale getirilmelidir. Çocuğun ana dilini öğrendiği kritik yaşlar olan ilköğretim döneminde İngilizce öğretimine son verilerek eğitim ve öğretimin ileriki kademelerinde yabancı dil öğretilmesi sağlanmalıdır. Yabancı dilde eğitime ise derhal son verilmelidir.  

Anayasa: Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa, kanunuesasi. 

Etnisite: Bir toplumdaki dil, din ve kültürel farklılaşmaların bir yansımasıdır. Ait oldukları ve içinde özgün kültürel davranışlar sergiledikleri bir toplumda kendilerini diğer kolektif yapılardan farklılaştıran ortak özelliklere sahip olduğunu düşünen ya da başkaları tarafından bu gözle bakılan kişileri tanımlayan bir terimdir.

Irkçılık: insanlar arasındaki fiziksel farklılıkların insanların yeteneklerinde farklılıklar yarattığını ve bazı ırkların ötekilerden üstün olduğunu savunan görüş ya da ön yargıdır. Bu görüşler insanları derilerinin rengine göre beyaz, siyah, sarı, esmer ve kızıl olarak ayıran sınıflandırmaları temel almıştır. 

Millet:Çok farklı tanımları olmakla birlikte çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği olan insanların oluşturduğu topluluk şeklinde tanımlanır.

Milliyetçilik: Milletin, toplumların ve insanlığın gelişmesi için merkezi öneme sahip form olduğunu savunan düşüncedir. “Türk milliyetçiliği, bütün çağdaş milletlerle bir ahenkte yürümekle beraber, Türk toplumunun özel karakterini ve başlı başına bağımsız kimliğini korumayı esas sayar. Bu nedenle millî olmayan akımların memlekete girmesini ve yayılmasını istemeyiz.” (Ş. Süreyya Aydemir-Tek Adam C. III. sh. 450) 

Türk Ocakları Gençlik Kolları Genel Başkanı Ömer Serdar KARACA

Türk Ocakları Gençlik Kolları Anayasa Komisyonu (Yusuf Emre KOÇ, Yasin GÜRKAN, Alper YILDIZ, Özge KORKMAZ, Göktürk YILMAZ, Sergen ÇİRKİN)

  
90 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Hava Durumu
Takvim
Saat