• https://www.facebook.com/pages/Isparta-T%C3%BCrk-Oca%C4%9F%C4%B1/1565890796990196
  • https://twitter.com/IspTurkOcagi

" TÜRK OCAKLARI - KAMU YARARINA ÇALIŞIR DERNEK"    "Türk Ocağı, Türk’ün has ocağı, varlık ve birlik ocağı,yüksek alevlerle tütsün, muhitine nurlar saçsın; yaşasın ve yaşatsın.Türk Ocağı, Türklük güneşinin ocağıdır. Asırlarca bunu söndürmek için çalıştılar. Bu ocak hepimizi aydınlattı." (1923 Kemal Atatürk )

Isparta Şubesi 100.Yıl Cuma Sohbet Konuğu:Av.Ülkem BAŞ

Türkocakları Isparta Şubesi 100. Yıl cuma sohbetinin konuğu Av. Ülkem Baş, konusu ise Yeni Anayasa Yapılması oldu. Türkocağı binası konferans salonunuda 19. 30 da gerçekleşen sohbet geniş bir katılımla 2 saat sürdü. Açılış konuşmasını yapan şube başkanı Op. Dr. Levent Başyiğit peygamberimiz hz. Muhammed (sav) buğün dunyaya teşriflerinin 1441. yılı. Hepinizin mevlid kandilinizi kutlarım dedi. Daha sonra sohbete geçildi. Av. Ülkem Baş özetle şöyle söyledi:

YENİ BİR KAVRAM; TOPLUMSAL DEMOKRASİ
Türk Tarihinde; anayasal sürecin “Orhun Abideleri” ile başladığı belirtildikten sonra 1982 Anayasasına kadara olan gelişmeler kısaca özetlenmiştir. Yapılacak Anayasa toplumsal uzlaşma metni olacak ise ve ileri demokrasi ilkelerine uygun bir anayasa istiyorsak öncelikle demokrasinin olmazsa olmazları açıklanmalıdır. Sokaktaki insana sorduğumuzda demokrasi kavramını yorumlayamayan pek kimseye rastlanmaz. Ama demokrasi sadece seçimden ibaret değildir. Demokrasi EVRENSEL İLKELERİN TOPLUMLARIN ÖZELLİKLERİNE UYARLANMASI İLE ANLAM KAZANIR. EVRENSEL İLKELERE BAĞLI KALINMALI ANCAK TÜRK MİLLETİNE UYGUN ÖZELLİKLERLE BU İLKELER KAYNAŞTIRILARAK TOPLUMSAL DEMOKRASİ OLUŞTURULMALIDIR. AKSİ HALDE HER ÜLKE AYNI DEMOKRATİK İLKELERİ AYNI ŞEKİLDE VE BİRİLERİNİN BELİRLEDİĞİ BİÇİMDE UYGULAR Kİ BU DURUMDA DEMOKRASİDEN DEĞİL EMPERYALİZMDEN BAHSEDİLİR. YENİ BİR KAVRAM OLARAK TOPLUMSAL DEMOKRASİ ORTAYA KONULMALIDIR. BURADAN HAREKET İLE DE “TÜRK TOPLUM DEMOKRASİSİ” KAVRAMI OLUŞTURULMALIDIR. BU KAVRAM İLK BAKIŞTA OLUR MU ÖYLE ŞEY DİYE KARŞILANABİLİR. Detayına girmemekle birlikte emperyalizm ve sosyalizmin çıkış noktalarının aynı olduğu artık gün gibi ortadadır. Her iki sistemde de “homo economicus” düzen arzu edilir. Robotlaşmış, ve yorum yapmadan sistemin koyduğu kurallara uyan devletler bu sistemlerin varlık sebebidir. Her iki sistemde de göz ardı edilen ve bilerek göz ardı ettirilen husus “toplumsal özelliklerdir”. Toplumlar –evrensel bazda devletler- yığın değildir. Her birinin ayırt edici özellikleri ve yapıları mevcuttur. Bunlar bir kültür hadisesidir. Ancak sözümüzün başında belirttiğimiz gibi TOPLUMSAL DEMOKRASİ BU ROBOT SİSTEME BİR KARŞI ÇIKIŞTIR. Toplum,   egemenliğini kullanacak kadar bağımsız ve bu egemenliği kaybetmeyecek kadar da güçlü olmalıdır. . Çünkü, örfleri adetleri alışkanlıkları tarihleri amaçları onları farklılaştırır. Evrensel hukuk, koluna bir de toplumsal hukuk kurallarını örf ve gelenekleri takmalıdır. Bu şekilde “nevî şahsına münhasır’’ özellikler ile demokratik kural ve kurumlarını oluşturacaktır. Sözün özü demokrasi toplumsaldır. Topluma aittir. Ancak toplumsal olması, topluma ait olması ve o topluma uygun olarak ilkelerinin esnemesi, sistemin evrensel kaidelerini yok saymamız anlamına gelmeyecektir. Karşınıza bugüne kadar pek rastlanmamış bir kavram çıkarırken amacımız, yeni buluş ve keşiflerle bir şeyler yapıyormuş görüntüsü vermek değil sadece bir beyin fırtınası yaratmaktır.

TOPLUMSAL DEMOKRASİNİN İLK İLKESİ “ENTELEKTÜEL BİREYDİR”. ENTELEKTÜEL BİREY SORGULAYAN, CEVAP ARAYAN, SORU SORAN, ÖRF ADET VE GELENEKLERİNE SAYGILI, TAKIM YUTAR GİBİ PARTİ TUTMAYAN DOĞRUYU KİM SÖYLERSE DOĞRU DİYEBİLEN, YANLIŞI GÖRDÜĞÜNDE KÖRÜ KÖRÜNE SAVUNMAYAN BİREYDİR. Diğer bir ilke, YÖNETİME KATILIM: Bu konuda ülkemizde artık sorun yoktur. Sivil Toplum Örgütleri oldukça gelişmiş ve faal bir konumdadır. Ancak gelinmek istenen bir nokta vardır tehlike arz eder. Bu da Türkiye de bir kesimin azınlık olup olmadığı hususudur. Toplumu ve yönetimleri hataya düşüren ise AZLIK İLE AZINLIK arasındaki farkı algılayamamaktan kaynaklanır. Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve Avrupa Konseyi'nin 05 Kasım 1992 de Strasbourg'ta imzaya açtığı "Ulusal Azınlıkların Korunması İçin Çerçeve Sözleşme azınlığın ne olduğuna çok net bir cevaptır. Adı geçen sözleşmelerden de anlaşılacağı üzere azınlık, üzerine basa basa söylemek gerekir ki, birden fazla devleti ilgilendiren ve onların millet kavramlarıyla yakından alakalı bir terimdir. 2. Dünya Savaşı sonrası sınırların değişmesi ile başka ülke sınırları içinde kalan diğer ülke vatandaşlarının haklarının korunması maksadı ile konulmuş ilkeler azınlık haklarını oluşturmuştur. Bu halde etnik köken farklılığının azınlık olarak algılanması kabul edilemez. Üçüncü İlke; İNSAN HAKLARI ÖZGÜRLÜKLER, ÖZELLİKLE DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ, ÖZGÜRLÜĞÜN SINIRI VE SINIRIN SINIRLANMASI MESELESİ:Güncel anlamada sorun düşünce özgürlüğü merkezlidir. Düşünceler özgür olunca buna bağlı olarak  düşünce suçu diye bir şey de kabul edilemez. . “Tüm... lar vatanını sevmez. Cezalandırılmaları gerekir!”açıklaması ile”tüm... lar vatanını sevmez, onları cezalandırın!” cümlesi arasındaki fark açıklamalarımıza bir örnek olabilir. İkinci örnek artık düşünce özgürlüğü kapsamında kabul görmez. Diğer bir ilke HUKUK DEVLETİDİR Bunda yöneten ve yönetilen ayrımı söz konusu olamaz. Hukuk devleti herkesin hukuk kurallarına riayet ettiği sistemdir.   Hukuk devletinde kanunların somut veya somutlaştırılabilecek hükümler içermesi, idarenin takdir hakkının sınır ve kapsamının  keyfi uygulamalara sebep olmayacak şekilde çizilmesi, özellikle ceza hükümlerinin “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesine uygun olarak  tesis edilmesidir.

  
79 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Hava Durumu
Takvim
Saat