Türkistan Esintileri – 3 (Kazakistan-Ahmed Yesevi Hz.) ![]()
Kazakistan, resmî adıyla Kazakistan Cumhuriyeti, Orta Asya da bağımsız bir Türk devletidir. Kazakistan, (Azerbaycan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye, ve Türkmenistan ile birlikte) günümüzdeki yedi bağımsız Türk devletinden biri olup Türk Konseyi ve TÜRKSOY'un üyesidir. 2. 727. 300 km2 yüz ölçümü ile (Batı Avrupa'nın yüz ölçümü kadar) dünyanın en büyük dokuzuncu ülkesidir. Müslüman ülkelerin ve Türk devletlerinin yüz ölçümü bakımından en büyüğü doğal kaynaklar bakımından da en zenginidir. Kazakistan Türk tarihinin önemli devletlerinden olan Saka, Hun, Göktürk, Kıpçak, Karahanlı, Altın Ordu gibi devletlerin merkez üssü, Kıpçak, Oğuz, Karluk gibi Türk boylarının beşiği olmuştur. Komşuları olarak kuzeyde Rusya, güneyde Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan, doğuda Çin Halk Cumhuriyeti bulunur. Ülkenin ayrıca Hazar Denizi ve Aral Gölü'ne kıyısı vardır. Bağımsızlığın kazanılmasına doğru 1989 yılında 16. 464. 464 kişi olan ülke nüfusu, 1999 yılına gelindiğinde Slav ve Almanların ülkeden göç etmeleriyle 14. 900. 000'e kadar düşmüştür. 2010'da bu sayı 16. 500. 000'e yükselmiştir. Ülke bugün nüfus bakımından dünyanın 60. büyük ülkesi olmakla birlikte, kilometrekare başına 5,5 insan ile 210. 'dur.
Ahmed Yesevi nin bugün ki Kazakistan cumhuriyetinin güneyindeki Çimkent şehri yakınlarında bulunan Sayram kasabasında 1093 yılnda doğduğu zannedilmektedir. Burası hayatının önemli bir kısmını geçirdiği Yesi(Türkistan) kentine 157 km mesafededir. Babası Sayram kasabasında yerleşmiş ünlü bir alim olan İbrahim Şeyh, Annesi ise Ayşe Karasaç ana olarak bilinmektedir. Kaynaklar İbrahim Şeyh’in hz. Ali nin oğullarından Muhammed Hanefi’nin neslinden geldiğini kaydetmektedir. Anne ve babasına ait türbeler sayram kasabasında olup Ahmet yesevi hz. tarafından yaptırıldığı rivayet edilmektedir. Ahmet Yesevi ilk tedrisini yedi yaşına kadar babası İbrahim Şeyh’den almıştır. Babasının vefatından sonra Arslan Baba tedrisini üstlenmiş ve manevi babası olmuştur. Arslan Baba nın yesi’ye gelerek daha küçük bir çocuk olan ahmed’i bulması ve Peygamberimiz hz. Muhammed (Sav)in emanetini Ahmed’e vermesi, terbiyesi ile meşgul olup irşad etmesi manevi bir işarete dayanıyordu. Yesi yakınlarında bulunan tarihi Otrar şehrinde adına yapılmış bir türbenin mevcudiyeti Arslan Baba nın tarihen varlığının delilidir.
Ahmet Yesevi. . . Türklerin manevî hayatına asırlarca hükmeden, Türk halk sufilik geleneğinin kurucusu; Arslan Baba’dan teslim aldığı emaneti, insanlara “hikmet”leri aracılığı ile damla damla özümseten; kutsal emaneti Horasan Erenleriyle dünyanın dört bucağına ulaştıran; Türk diliyle yazdığı hikmetleriyle dilimizin gelişmesi ve zenginleşmesine büyük katkısı olan, “Pîr-i Türkistan”, Büyük Veli, öncü şair. Ahmet Yesevi, Divan-ı Hikmet adıyla yüzyıllar sonra derlenecek olan Hikmetleri aracılığıyla Türklere İslam'ı kolaylaştırarak benimsetmiştir. Anadolu'ya hiç gelmemiş olmasına rağmen Anadolu'da da tanınan ve sevilen Ahmet Yesevi, yaygın olan kanaate göre, Mevlânâ, Yunus Emre ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi Anadolu ekollerini ve Aleviliği etkilemiştir Yahya Kemal, Ahmet Yesevi’nin Türk tarihi bakımından önemini;” şu Ahmet Yesevi kim, bir araştırın göreceksiniz, bizim milliyetimizi asıl onda bulacaksınız. ” sözleriyle ifade eder. Tasavvufi Türk halk şiirinin öncüsü olan Ahmet Yesevi, düşüncelerini yayabilmek için millî nazım şekli olan dörtlüklerle, hece vezninde, yalın bir Türkçeyle şiirler yazmıştır. Yesevi, Arapça ve Farsça'yı çok iyi bilmesine rağmen eserlerini ısrarla Türkçe ile vermiştir “Hikmet” adı verilen ve Divan-ı Hikmet adıyla bir kitapta toplanan şiirler, islamiyetin Türkler arasında yayılmasında büyük rol oynamıştır. Ahmet Yesevi hz. türbesini ziyaret etmeden önce manevi babası Arslan Babanın türbesini ziyaret etmek yesevi nin huzur bulması anlamına geleceği yaygın inanış doğrultusunda bizde önce yesi yakınlarındaki Otrar şehrindeki Arslan Baba türbesini, ardından Türkistan şehrindeki Ahmet Yesevi türbesini ziyaret ettik. Bu ziyarerete bizleri karşılayan Türkiye-Kazakistan ortak kurumu olan Ahmed Yesevi Üniversitesi’ nin Rektörü Prof. Dr. Salih AYNURAL beyefendi de refakat etti. Daha sonra birlikte yemek yendi. Üniversite gezildi. O gece Türkistan şehrinde konakladık.
Gezimizin sekizinci günü Kazakistan-Özbekistan sınır kapısına yöneldik. Yol üzerinde yeni yapılmış,henüz mayalanmamış, içki özelliği oluşmamış kımız ikramı yapıldı. Gurup içindeki ulemaların içilebilir fetvası sonrasında ikramı geri çevirmedik. Öyle ya 3500 km mesafeden Atayurda gelip kımız içmeden dönmek olmazdı. Daha sonra sınırı geçip Özbekistan’ın başkanti Taşkent’e doğru yola çıktık. Taşkent’e öğleden sonra vardık. Otobüs ile şehir turu ve aralarında hz. Osman’ın şehit edildiğinde kan damlalarının bulaştığı kutsal kitabımız kuran-ı kerim in bulunduğu müze vediğer mekanlar gezildi. Akşam Başkent Taşkent de konaklandı. Sabahın ilk saatlerinde İstanbula hareket eden uçağımız dokuzuncu gün bizleri önce sabah 9. 00 da İstanbula indirdi. Geziye katılanlar havaalanında aralarında vedalaştılar. Sonra Antalya ya uçarak Isparta ya döndük. Yarın Türkistan gezisi izlenimleri ve sonuç... Op. Dr. Levent BAŞYİĞİT | ||||
89 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |