• https://www.facebook.com/pages/Isparta-T%C3%BCrk-Oca%C4%9F%C4%B1/1565890796990196
  • https://twitter.com/IspTurkOcagi

" TÜRK OCAKLARI - KAMU YARARINA ÇALIŞIR DERNEK"    "Türk Ocağı, Türk’ün has ocağı, varlık ve birlik ocağı,yüksek alevlerle tütsün, muhitine nurlar saçsın; yaşasın ve yaşatsın.Türk Ocağı, Türklük güneşinin ocağıdır. Asırlarca bunu söndürmek için çalıştılar. Bu ocak hepimizi aydınlattı." (1923 Kemal Atatürk )

Isparta Türk Ocağı 100.yıl Cuma sohbeti konuğu:Prof.Dr.Mahmut BÜLBÜL, konusu: Türk Ocağı misyonu oldu

Türk Ocaklarının kuruluşunun 100. yılı kutlama programı çerçevesinde Isparta Türk Ocağı olarak hazırladığımız Cuma sohbetlerinin bu haftanın konuğu SDÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Genel Cerrahi Anabilim dalı, Sosyal Hizmet derneği ve Isparta Türk Ocağı 2. Başkanı olan Sayın Prof. Dr. Mahmut BÜLBÜL, konusu ise “Türk Ocaklarının misyonu” oldu.

Türk Ocağı konferans salonunda saat 20. 30’da başlayan sohbet ve akabinde TRT Belgesel kanalın 100. yıl nedeni ile hazırladığı “Türk Ocağı Belgeseli”  programının projeksiyon ile perdeye yansıtılarak gösterilen tarihi görüntülerle dolu dolu iki saat sürdü.

Sayın BÜLBÜL sohbetinde özetle şöyle dedi:

Türk Milliyetçili fikrinin ortaya çıkması, Türk Ocaklarının kurulması, 1900’lı yılların başında Avrupa da ulus devletlerin ortaya çıkmasından, Balkanlardaki topraklarımızı kaybetmemizden ve Osmanlı İmparatorluğunu oluşturan Hristiyan Milletlerle, Müslüman olan Arap, Arnavut vb. milletlerin ayrımcı çalışmalar içine girip, birer birer İmparatorluktan  ayrılmalarından sonra gerçekleşmiştir. Türk Milliyetçileri “Osmanlı İmparatorluğunun asli unsuru olan Türkler de artık kendi kaderlerine sahip çıkmalıdır. ”diyerek Osmanlı içinde en son milliyetçi çalışma başlatan kesim olmuştur. Bunu şu örnekle anlatmak istiyorum.

Ahmet Vefik Paşa (1823-1891) Maarif, Adalet ve Efkaf bakanlığı ve Sadrazamlık yapmış değerli bir diplomattır. Tiyatrocudur. Secere-i Türki, Lehçe-i Osmani gibi eserleri mevcuttur. Üniversitede de hocalık yapmıştır. Bu eserlerinde Türk Tarihinin Osmanlı ile başlamadığını belirtir. Bursa valiliği yapmıştır. Yeni tayin olduğu dönemde hayırlı olsun ziyaretine Türk den başka herkes gelmektedir. Bir gün çarşı pazar dolaşmaya çıkar. Gördüğü insanlara “Sen hangi millettensin?”diye sorar. Aldığı cevaplar:Rum, Yahudi, Ermeni, Sırp vs. olur. Arkalarda başı önünde, kavruk bir adam görür, ona da aynı soruyu sorar. Adam o ana kadar insan yerine konmadığı için şaşırıp önce sağına soluna bakar, sonra  kendine sorulduğuna kani olunca “Haşa huzurdan efendim. Ben Türk’üm”der. Paşa ne demek haşa huzurdan, Türk olmak utanılacak bir durum mudur? Ben bu şehrin valisiyim ve Türk’üm. Padişah Efendimiz dahi Türk dür diye kükrer. İşte bu örnekte görüldüğü gibi Türkler Osmanlı İmparatorluğu içinde kurucu millet benim diye öne çıkmamışlar, Türklüklerinin unutulması görevinin kendilerine düştüğünü hiç akıllarından çıkarmamışlardır. Ne zaman ki İslamcılık ve Osmanlıcılık artık İmparatorluğun dağılmasını önleyemez hale gelmiş, o zaman Türk olduğunu hatırlamak ve hatırlatmak ihtiyacı ortaya çıkmıştır. İşte bu noktada daha sonra Çanakkale de hepsi şehit olacak olan 190 askeri tıbbiyeli öğrenci devrin Türk Milliyetçisi bilinen Ziya GÖKALP, Mehmet Emin YURDAKUL, Hamdullah Suphi TANRIÖVER ve diğerlerine Karacaahmet Mezarlığında kaleme aldıkları “Efendimiz. Türk Kavminin hayatı inkiraz yaşamaktadır. Buna göre seleflerimiz gibi lakayt kalamayız. Hayat ebedi bir mücadeledir ve bu mücadelede muvaffakiyetin en büyük şartı marif ve mekteplerin galebesidir. Nesli mustakbel temiz olsun, miskinliği günah bilsin, faaliyeti ibadet bilsin, müteşebbis, kuvvetli ve servet sahibi olsun. Böyle bir cemiyetin temel taşlarını yüksek mekteplere devam eden Türk gencinin maddi manevi fedakarlıkları ile atacağız. ”diye bir mektup gönderirler ve Türk Ocağı bu girişim sonrası 25 Mart 1912’de kurulur. Türk Ocakları kurulduğunda bir kısım kendini okumuş yazmış, aydın sayan kişiler Türklük fikri yükselirken diğer milletlerin milliyetçiliklerini körüklediğini ileri sürdüler. Bu günde aynı değil mi? Okullarımızdan andımız kaldırılıyor, kışlalarda sadece “önce vatan” bırakılıyor. ”Ne Mutlu Türk’üm” demek tehlikeli bulunuyor. Esas unsur kendini savunamaz duruma getirildi.

Türk Ocaklı  olmak nedir?Türk Ocaklı dürüst, çalışkan, namuslu, inançlı, imanlı, küçüğünü büyüğünü  bilen, okuyan, araştıran, düşünen, aydın, ülkesini, milletini, bayrağını seven, bu uğurda ölümüne fedakar, Türk İslam ülküsüne uygun yetiştirilmiş bir kimsedir. Aynı zamanda Hamdullah Suphi’nin ifadesi ile Türk Ocaklı  “Türk’ün gören gözü, duyan kulağı ve uyanık vicdanıdır. ”Türk Ocağı gerek ilk kurulduğunda ki tüzüğünde, gerekse kapatıldığı ihtilallerden sonra ki açılmalarındaki tüzüğünde değişmeyen tek madde “Türklerin faidesine çalışır, günlük siyasetle uğraşmaz. ”olmuştur. Bu günde bu düsturdan ayrılmamalı, siyaseti siyasetçilere bırakmalıdır. Siyasilerde Türk Ocağını arka bahçesi yapma fikrinden uzaklaşmalı, Türk Ocağının içinden ellerini çekmelidirler. Çanakkale de, Kurtuluş savaşında önder Atatürk ile omuz omuza vatanı savunan Türk Ocakları, daha sonra Cumhuriyet döneminde Türk Toplumunun bilinçlenmesi, ekonomik ve kültürel anlamda gelişmesi için yoğun çaba harcamıştır. 100. kuruluş yılımızı kutladığımız Türk Ocaklarının Dünya ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti durdukça yüz yıllık misyonu doğrultusunda yaşaması temennisi ile hepinize saygılar sunuyorum.

Daha sonra söz alan şube başkanı Op. Dr. Levent Başyiğit sohbet konuğu sayın BÜLBÜL'e, katılımcılara ve Türk Ocağı belgeselini hazırlayıp, yayınlayan TRT Belgesel kanal yöneticilerine teşekkür etti. Sezonun son cuma sohbetinin SDÜ Öğretim görevlisi Sayın Erol Civelekoğlu tarafından haftaya cuma yapılacağını belirtti. İkramlardan sonra sohbet sonlandırıldı.

  
103 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Hava Durumu
Takvim
Saat